Ah! mine'l - aşk...

                                               ~ o ~
Bilmeyeniniz için "aşktan" demek. Her şey ondan gelir. İyilik, kötülük, aydınlık karanlık. Şimdi neden "aşktan" diyorum. Bugünki telefon konuşmamda tabularımı yıktığımdan bahsetmiştim. Tabu dediysem serçe parmakla yıkılabilecek şeyler. "Ama" neden ? Tabi ki aşktan dediğim şey burada devreye giriyor.

Aşığım ve seviyorum. Nedeni yüzeysel sebeplerle anlatılacak kadar basit olsa da derinlerin bi takım gerçeklerin yattığı yadsınamaz bir gerçek.

                                               ~ o ~
"Sen"
Gözlerimle göremediğim, ellerimle dokunamadığım "sen".
Sımsıkı sarılıyım aslında sana.
Ellerinde hissedemiyorsan, boynunda yatamıyorsam bu benim değil, senin suçun.
Tırnaklarıma kadar hissederken seni, sen dönmüş hangi sevdanın gölgesi altında kendini arıyorsun?
Her saniyesinde iç içe geçiyor sen ile ben bunun farkında değil misin ?
"Sen"
Hiçbir şeyi bilmiyorsun ve her şey için belki de o kadar geç ki.
Her şey aşktan, her şey aşktan.
ve "Sen".

Aşk'a uzunca bir not ! : Acaba ıslarnırken an itibariyle beni düşünüyor musun ? Neler geçiyor aklından? Ne kadar karıştı ki kafan ? Hiç mi değmeyiz acaba? Hiç mi olumlu bi yanımız yok çok merak ediyorum. Yani denemeden bilemeyiz deyişlerime bi son vermek istiyorum artık. Evet. Kopamıyorum senden, gidemiyorum bir yerlere. Klavyeye diyaliz makinesine bağlı bir hasta gibi yapışıyorum sen buradayken. Sen ne durumdasın bilemiyorum. Kestiremiyorum. Şu anda karnım açlıktan guruldarken ne istiyorum? Sana sarılıp mümkünse aç karnına ölmek. En azından bi nebze olsun sana doğmuş olurum.

~ Üşüdükten sonra sana sarılmak gibi seni sevmek, kazınırken miden doymak gibi, güneş altında su yudumlamak gibi seni sevmek, her gün bir alışkanlık, her gün bi ihtiyaç gibi "seni sevmek" ~

Ek : "Seni seviyorum."

Bunlar da senin için :}


Ummak...

Ummak diyoruz ya? Nedir yani ? Tanımını ne olarak verebiliriz ? Vazgeçtiğimiz veya bizden tamamen kopmuş şeylerin bir daha bizim olması için dilediğimiz dilek ya da istediğimiz bi olgu mu ? O zaman umut kötüdür.

Anlatmak...

psikolojik destek almak istiyorum filmlerdeki gibi. Oturup o deri koltuğa, kokan ayaklarımı uzatıp. Kokuyor dediysem ayaklarım, seni düşünürken arşınladığım kaldırım taşlarından terleyen ayaklarım... Hep güzel mis kokulu şeyler yazacak değilim ya. Dedim ya destek almak istiyorum yitirdiğim kontrolüm de senin destek vermeyişinin sonucu olarak... Seni anlatmak istiyorum.

Yoruldum...

Geleceği beklemekten yoruldum. Şu anı son an gibi yaşamak... Böyle olmalı hayat.

Saklanmak...

Küçücük bir bulutun arkasına saklı kalmak, kendini büyük gören güneşin cezasıdır.

Bazen...

Bazen diye başladığım cümleler bana hep yarım kalmışlığımı hatırlatıyor. Keşkeler cümlelerin sonunu getiriyor daha sonrasında. Tabi ki geçmiş zamanı unutmamak lazım. Hep anılar, hep eskide kalmış tozlu birikmiş yaşanmışlıklar.